Aralık 2024 - Haziran 2025
Καρσί / Karşı: Kuzey Ege'de Buluşmalar
Yunancada “Καρσί” ve Türkçede “Karşı” hem “karşı” hem de “karşıt” anlamına gelir; ayrıca Türkçedeki “karşılaşma” kelimesinin de kökünü oluşturur. Bu proje başlığı, Kuzey Ege Denizi’nin karşı kıyılarında konumlanan sanat toplulukları ve kültür kurumları arasında köprüler kurma ve ilişkiler geliştirme fikrini yansıtır.
Ege Denizi’nin hikâyesi, farklı inanç ve yaşam biçimlerine sahip toplulukların bir arada var olduğu, paylaşılan pratikler, ticaret ve kültürel alışveriş yoluyla zenginleştiği bir geçmişe dayanır. Modern ulus-devletler öncesinde Ege, Yunanlar, Fenikeliler ve Mısırlılar gibi farklı halkların ticaret, kültür ve coğrafya aracılığıyla birbirine bağlandığı bir kesişme noktasıydı. Kıyı şeridindeki sayısız arkeolojik alan, Bizans öncesi döneme uzanan; Anadolu, Levant ve geniş Akdeniz havzası arasındaki iç içe geçmiş tarihleri, ortak gelenekleri ve alışverişleri gözler önüne serer. Bu erken etkileşimler, toprak, gıda, dil ve gelenekler üzerinden karşılıklı bir bağ kurarak Ege’yi, Suriye, Lübnan ve ötesindeki bölgelere de iliştirmiştir. Bu birbirine bağlı miras, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de sürdü; İzmir (Smyrna) ve Midilli (Mytilene) gibi kozmopolit liman kentlerinin işlek deniz ticaret ağları, Rum, Türk, Ermeni, Yahudi ve Levanten toplulukları yan yana yaşatan çokkültürlü bir ortam oluşturdu. Zeytin ve üzüm yetiştiriciliği, deniz ticareti ve iç içe geçmiş mutfak kültürleri gibi paylaşılan gelenekler, çatışmalı dönemlerde dahi bu toplulukların bağlarını korudu.
19. ve 20. yüzyılları şekillendiren bağımsızlık savaşları ve Yunanistan ile Türkiye arasındaki 1922-1923 nüfus mübadelesi gibi bir dizi siyasi gelişme, zulüm ve yerinden edilme, bölgeye dair tahayyülleri yeniden şekillendirdi. Bu süreç, toplulukları yeni ulusal sınırlar içine yerleştirerek, bölgeyi uzun süredir tanımlayan çok etnisiteli, karmaşık tarihleri çoğu kez göz ardı etti. Ancak siyasi güçler bölmeye çalışsa da Ege'nin ortak gelenekleri her iki kıyıda da yankılanmaya devam etti ve çoğu zaman üstten dayatılan ayrımları aşarak varlığını sürdürdü. Yine de bu kurgusal coğrafya, günümüzde de komşu yerleşimlerin yakınlıklarına rağmen birbirlerinden kopuk, kendi sınırları içinde izole, bir zamanlar paylaşılan tarihin ve pratiklerin uzağında bir gündelik yaşam sürmesine yol açmakta.
Bu bağlamda, Kuzey Ege’yi, jeopolitik yerine coğrafyayı ve ekolojiyi önceleyen, resmî söylemler yerine insanların deneyimlerine odaklanan ve kutuplaştırıcı anlatılar yerine ortak kültür ve geçmişi öne çıkaran alternatif bir bakış açısıyla yeniden tahayyül etmeyi amaçlıyoruz. Yüzyıllardır bölge genelinde farklı yerel bağlamlar içinde varlığını sürdüren toprak, gıda, dil, müzik, âdetler, el sanatları ve ticaret gibi paylaşılan pratiklere odaklanıyoruz. Yerel topluluklarla güçlü bağları olan kültür kurumlarını bir araya getirerek tarihin anlatılma biçimlerini zenginleştirmeyi, işbirliği, dostluk ve ortak yaratıcılık temelinde yeni ilişki biçimlerine alan açmayı ve aynı zamanda devletlerin sınır politikalarının (hava sahası ve karasuları üzerindeki anlaşmazlıklar ile “mülteci krizi” olarak adlandırılan durum gibi) şekillendirdiği Ege’deki mevcut siyasi gerçeklikleri irdelemeyi hedefliyoruz. Sınırların giderek sertleştiği ve toplulukların daha da parçalandığı bir dönemde, karşılıklı etkileşim ve dayanışma için yeni yollar açmak acil bir ihtiyaç. Tarihsel bölünmelerin ötesine nasıl geçebilir ve yeni ilişki biçimleri inşa edebiliriz? Birbirimizle ve çevremizdeki toprak ve suyla olan bağlantılarımızı yeniden hayal ettiğimizde hangi imkânlar doğar? Nasıl gerçekten özen göstererek paylaşabilir ve birbirimize daha iyi komşular olabiliriz?
Bu proje kapsamında, yereldeki pratikleri kolektif bir çabayla beslemek amacıyla sekiz sanat inisiyatifi karşılıklı ziyaretler için eşleşti: Lesvos Solidarity (Midilli) ile Seyir Derneği (Ayvalık), CARR (Sakız) ile Maquis Projects (İzmir), Photonisos (Samos) ile Sarı Denizaltı Sanat İnisiyatifi (Bergama) ve Patmos Ceramic Tiles (Patmos) ile sub (Çanakkale). Her eşleşen ikili, hem birbirleriyle hem de yerel topluluklarıyla çalışmalarını, deneyimlerini nasıl paylaşacaklarını kendileri belirleyecek. Karşılıklı ziyaretler, bu yerel kurumlar için anlamlı mekânlarda gerçekleşecek, böylece izleyicilerle daha derin bir etkileşim ve sürdürülebilir işbirliği fırsatı doğacak. Karşılıklı saha ziyaretleri, atölye çalışmaları, tartışmalar ve nihai bir yayının hazırlanmasıyla proje, Aralık 2024’ten Temmuz 2025’e kadar devam edecek. Aralık 2024’te, eşleşen kurumlar arasında çevrimiçi tanışma oturumları yapılacak, Ocak 2025 sonunda ise tüm katılımcı inisiyatiflerin temsilcilerinin İzmir’de bir araya geldiği bir başlangıç toplantısı düzenlenecek. Şubat 2025 ile Temmuz 2025 arasındaki dönemde her kurum, karşı tarafı bir hafta boyunca ağırlayarak atölye çalışmaları, tartışmalar ve işbirlikleri için zemin hazırlayacak. Son olarak, gerçekleştirilen ziyaretlerin kayıtları yaratıcı yöntemlerle belgelenecek ve basılı bir yayında bir araya getirilecek.
Proje, yerel sanatçıları, kültür emekçilerini ve izleyicileri bir araya getirerek, tabandan filizlenen bağlantılar ve kalıcı sanatsal ortaklıklar aracılığıyla sınır ötesi diyaloğun sürmesine katkıda bulunmayı amaçlar. Sanatsal hareketliliği ve sınır ötesi diyaloğu teşvik eden Καρσί / Karşı, farklılıklarımızın ötesinde risk altındaki ortak noktalara odaklanarak bunları görünür kılmayı ve sanatçıların, kültür üreticilerinin, paylaşılan, kapsayıcı bir geleceği eleştirel bir bakışla yeniden tasavvur edip inşa etmelerine destek olmayı hedefler. Çatışmaların giderek baskın hâle geldiği bir dönemde, bu sadece önemli bir adım değil, aynı zamanda bir aciliyet.
Καρσί / Karşı projesi, Anadolu Kültür, TAVROS ve NOUCMAS ortaklığında yürütülmekte; Allianz Foundation tarafından finanse edilmekte ve Chios Navigation ile TAVROS Friends tarafından desteklenmektedir.
Ege Denizi’nin hikâyesi, farklı inanç ve yaşam biçimlerine sahip toplulukların bir arada var olduğu, paylaşılan pratikler, ticaret ve kültürel alışveriş yoluyla zenginleştiği bir geçmişe dayanır. Modern ulus-devletler öncesinde Ege, Yunanlar, Fenikeliler ve Mısırlılar gibi farklı halkların ticaret, kültür ve coğrafya aracılığıyla birbirine bağlandığı bir kesişme noktasıydı. Kıyı şeridindeki sayısız arkeolojik alan, Bizans öncesi döneme uzanan; Anadolu, Levant ve geniş Akdeniz havzası arasındaki iç içe geçmiş tarihleri, ortak gelenekleri ve alışverişleri gözler önüne serer. Bu erken etkileşimler, toprak, gıda, dil ve gelenekler üzerinden karşılıklı bir bağ kurarak Ege’yi, Suriye, Lübnan ve ötesindeki bölgelere de iliştirmiştir. Bu birbirine bağlı miras, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de sürdü; İzmir (Smyrna) ve Midilli (Mytilene) gibi kozmopolit liman kentlerinin işlek deniz ticaret ağları, Rum, Türk, Ermeni, Yahudi ve Levanten toplulukları yan yana yaşatan çokkültürlü bir ortam oluşturdu. Zeytin ve üzüm yetiştiriciliği, deniz ticareti ve iç içe geçmiş mutfak kültürleri gibi paylaşılan gelenekler, çatışmalı dönemlerde dahi bu toplulukların bağlarını korudu.
19. ve 20. yüzyılları şekillendiren bağımsızlık savaşları ve Yunanistan ile Türkiye arasındaki 1922-1923 nüfus mübadelesi gibi bir dizi siyasi gelişme, zulüm ve yerinden edilme, bölgeye dair tahayyülleri yeniden şekillendirdi. Bu süreç, toplulukları yeni ulusal sınırlar içine yerleştirerek, bölgeyi uzun süredir tanımlayan çok etnisiteli, karmaşık tarihleri çoğu kez göz ardı etti. Ancak siyasi güçler bölmeye çalışsa da Ege'nin ortak gelenekleri her iki kıyıda da yankılanmaya devam etti ve çoğu zaman üstten dayatılan ayrımları aşarak varlığını sürdürdü. Yine de bu kurgusal coğrafya, günümüzde de komşu yerleşimlerin yakınlıklarına rağmen birbirlerinden kopuk, kendi sınırları içinde izole, bir zamanlar paylaşılan tarihin ve pratiklerin uzağında bir gündelik yaşam sürmesine yol açmakta.
Bu bağlamda, Kuzey Ege’yi, jeopolitik yerine coğrafyayı ve ekolojiyi önceleyen, resmî söylemler yerine insanların deneyimlerine odaklanan ve kutuplaştırıcı anlatılar yerine ortak kültür ve geçmişi öne çıkaran alternatif bir bakış açısıyla yeniden tahayyül etmeyi amaçlıyoruz. Yüzyıllardır bölge genelinde farklı yerel bağlamlar içinde varlığını sürdüren toprak, gıda, dil, müzik, âdetler, el sanatları ve ticaret gibi paylaşılan pratiklere odaklanıyoruz. Yerel topluluklarla güçlü bağları olan kültür kurumlarını bir araya getirerek tarihin anlatılma biçimlerini zenginleştirmeyi, işbirliği, dostluk ve ortak yaratıcılık temelinde yeni ilişki biçimlerine alan açmayı ve aynı zamanda devletlerin sınır politikalarının (hava sahası ve karasuları üzerindeki anlaşmazlıklar ile “mülteci krizi” olarak adlandırılan durum gibi) şekillendirdiği Ege’deki mevcut siyasi gerçeklikleri irdelemeyi hedefliyoruz. Sınırların giderek sertleştiği ve toplulukların daha da parçalandığı bir dönemde, karşılıklı etkileşim ve dayanışma için yeni yollar açmak acil bir ihtiyaç. Tarihsel bölünmelerin ötesine nasıl geçebilir ve yeni ilişki biçimleri inşa edebiliriz? Birbirimizle ve çevremizdeki toprak ve suyla olan bağlantılarımızı yeniden hayal ettiğimizde hangi imkânlar doğar? Nasıl gerçekten özen göstererek paylaşabilir ve birbirimize daha iyi komşular olabiliriz?
Bu proje kapsamında, yereldeki pratikleri kolektif bir çabayla beslemek amacıyla sekiz sanat inisiyatifi karşılıklı ziyaretler için eşleşti: Lesvos Solidarity (Midilli) ile Seyir Derneği (Ayvalık), CARR (Sakız) ile Maquis Projects (İzmir), Photonisos (Samos) ile Sarı Denizaltı Sanat İnisiyatifi (Bergama) ve Patmos Ceramic Tiles (Patmos) ile sub (Çanakkale). Her eşleşen ikili, hem birbirleriyle hem de yerel topluluklarıyla çalışmalarını, deneyimlerini nasıl paylaşacaklarını kendileri belirleyecek. Karşılıklı ziyaretler, bu yerel kurumlar için anlamlı mekânlarda gerçekleşecek, böylece izleyicilerle daha derin bir etkileşim ve sürdürülebilir işbirliği fırsatı doğacak. Karşılıklı saha ziyaretleri, atölye çalışmaları, tartışmalar ve nihai bir yayının hazırlanmasıyla proje, Aralık 2024’ten Temmuz 2025’e kadar devam edecek. Aralık 2024’te, eşleşen kurumlar arasında çevrimiçi tanışma oturumları yapılacak, Ocak 2025 sonunda ise tüm katılımcı inisiyatiflerin temsilcilerinin İzmir’de bir araya geldiği bir başlangıç toplantısı düzenlenecek. Şubat 2025 ile Temmuz 2025 arasındaki dönemde her kurum, karşı tarafı bir hafta boyunca ağırlayarak atölye çalışmaları, tartışmalar ve işbirlikleri için zemin hazırlayacak. Son olarak, gerçekleştirilen ziyaretlerin kayıtları yaratıcı yöntemlerle belgelenecek ve basılı bir yayında bir araya getirilecek.
Proje, yerel sanatçıları, kültür emekçilerini ve izleyicileri bir araya getirerek, tabandan filizlenen bağlantılar ve kalıcı sanatsal ortaklıklar aracılığıyla sınır ötesi diyaloğun sürmesine katkıda bulunmayı amaçlar. Sanatsal hareketliliği ve sınır ötesi diyaloğu teşvik eden Καρσί / Karşı, farklılıklarımızın ötesinde risk altındaki ortak noktalara odaklanarak bunları görünür kılmayı ve sanatçıların, kültür üreticilerinin, paylaşılan, kapsayıcı bir geleceği eleştirel bir bakışla yeniden tasavvur edip inşa etmelerine destek olmayı hedefler. Çatışmaların giderek baskın hâle geldiği bir dönemde, bu sadece önemli bir adım değil, aynı zamanda bir aciliyet.
Καρσί / Karşı projesi, Anadolu Kültür, TAVROS ve NOUCMAS ortaklığında yürütülmekte; Allianz Foundation tarafından finanse edilmekte ve Chios Navigation ile TAVROS Friends tarafından desteklenmektedir.
Görsel tasarım: Bend Studio